Hiç kimseye bu kadar gözyumduğum olmadı benim.Hiç bir yalana da;bu kadar tahammülüm...Sıradan şeyleri bile ,daha sıradan hale soktuk seninle.
Benim hep bir suskunluğum oldu..Suskunluğun,gaz halini,sıvı halini bütün kimyasal bileşimlerini öğrendim.Ve bir türlü hoşçakal diyemedim sana.Çünkü sen;Fırlattıkça bana dönen,ve bedenimi parçalayan bir bumeranga dönüştün.
Aslında ben suskunluğu bile seninle sevdim.Sen ise benimle hiçbirşeyi.
Ben, bir yaz akşamında;Sahilde yürümek,veya bir kahvehanede gözlerinde erimek istedim hep.Oysa bir sandalye,bir masa...Ve unutulan bir eşyaydım seninle.Unutulduğumu haykırıcasına gözlerin;Boş...Boş...Ve alabildiğine soğuk...
Evet hoşçakal diyemediğim....Sevmeye kıyamadığım...
Haykırırcasına suskunluğumun,girdaba dönüşen yalnızlığımın efendisi...
Aşkı öğretemediğim, yarım kalmaya mahkum, yitik hayat bestecisi...